275 şövalye

Erciyes'in buz gibi tepesinde ders gören küçük adamlar... Her ne kadar şartları ağır olsa da sonunda şövalye olmak var!

Nisan 5 2014

Sabahın ayazında başlayan kilometrelerce uzunluğundaki yolculuk, 160 basamaklı taş merdivenin aşılmasıyla nihayetlenir. Minik eller, taşıdıkları odunlarla önce sınıfın duvarlarını ısıtacak sobayı yakacak; ardından ders için öğretmenlerini bekleyeceklerdir. Akşam olduğunda ise buz gibi yatakhanede hıçkıra hıçkıra ağlayarak uyuma vaktidir. Üstelik içten yün giymek yasaktır. Dersler, ailelerden çok uzakta ve en ağır şartlarda bir kamp hayatıyla başlar. Ve bu yaşam tarzı küçük çocukları sadece güçlü, çevik yapmakla kalmayacak, farklı bir hayat felsefesiyle de donatacaktır. Kimisi sporla ilgilenirken kimisi ise müzikle ilgilenecektir...

Göz kulak olurmuşçasına her gün Kayseri'ye yüksekten bakan koca Erciyes'in eteklerinde, Talas adında bir kasaba ve heybetli görüntüsüyle dikkat çeken yalnız bir bina. Bugünlerde belki pek bir kimsenin göz kulak olmadığı bina, 100 kişilik Talas Amerikan Hayat Ortaokulu'nun (Talas Amerikan Koleji) küçük öğrencilerini ağırladığı yıllarından oldukça uzaktır. Abdülhamid döneminde kurulduğu ve ilk hizmete başladığı 1888 yılından, ekonomik nedenlerle kapatıldığı 1967'ye kadar nice öğrenciyi hayata hazırlar hazırlamasına da, öyle bildiğimiz okullar gibi değil. Okulda geçen her gün adeta bir ritüel gibidir. Mezuniyet vakti geldiğinde ise her bir minik erkek öğrenci, Antik Grek tarihinin 300 şövalyesi kadar güçlüdür, çeviktir. Şartların biraz daha hafiflediği başka bir okulda eğitim hayatlarına devam ederek 18 yaşına geldiklerinde, efsanevi 300 şövalye unvanıyla gerçek hayatın içine karışacaklardır.

Renkli Masallar adlı kitabında da anlattığı gibi, Talas Amerikan Koleji'ndeki o hikayenin şövalyelerinden biridir Ayhan Sicimoğlu. Okulun son mezunları arasında yer alan sanatçı, "bugün halen görüştüğüm 274 şövalye (mezun) var" diyor, gururla. Talas'ta yatılı geçen günlerinde küçük bir savaşçı gibi hem doğayla mücadele etmeyi öğrenmiş hem de kendi içinde uzun bir yolculuğa çıkarak hayata en sıkı şekilde hazırlanmıştır.

Sicimoğlu dünyaya geldiğinde, dönemin en önemli mühendis müteahhitlerinden olan babası, Niğde Hükümet Konağı'nı yapmaktadır. Erkek kardeşi dünyaya geldiğinde ise babası bu kez Gaziantep Tren İstasyonu'nu inşa etmekle meşguldür. Hepsi de zamanının önünde, modern ve sıcacık binalardır. Sicimoğlu için bir tek, "çocukluğumun evi" dediği Talas'taki okul binası "sıcak" değildir. Fakat onu da ısıtmasını bilmiştir ünlü sanatçı...

Sicimoğlu, Talas'taki okul yıllarında arkadaşlarıyla kurduğu orkestrada davulla tanışır. O dönem Erciyes'in tepeleri aynı sesle yankılanır durur günlerce. Başlarda acemilikten olacak ki, davulun sesi uzaktan hoş gelir. Sonraları ise yakından... Kim bilir; belki küçük bir çocuğun zor şartlara isyanının sesidir bu. Belki de "biz buradayız!" haykırışının. Ya da o koca binayı "ısıtan" ve zamanı geldiğinde dünyaya dalga dalga yayılacak "müzik aşkının"...

14 Ev 14 Hayat

AYHAN SİCİMOĞLU

Bu yazı, Ayhan Sicimoğlu ile Ocak 2014 tarihinde Apartments dergisi için özel olarak yapılan röportaj notlarından ve Renkli Masallar adlı kitabındaki "300 Şövalye" adlı yazıdan ilham alınarak hazırlanmıştır.

AYHAN SİCİMOĞLU

İLGİLİ HABERLER

>>Barış Manço, 81300 Moda

>>İki cezve su, bir okyanus

>>Türkiye'nin en ünlü apartmanı

>>Karlar altından...

>>"La Diva Turca"

>>Dert babası

>>Şişli'de bir apartıman...

>>Davet

>>Bir "19 Mayıs", ikindi vakti...

>>Narmanlı'da son gün

>>Şapkalar hazır mı?

>>Gardıroptaki çocuk

>>Vali Konağı'nda çocuk olmak